|
|
 |
 Nazlı Can
|
|
Bir hafta sonu telaşında
Sana koştururken yüreğim,
Gülmeyi beklerdi oysa yarınıma
Akan yaşlar sebepsizken sevgilim;
Yüreğim miydi? Seni bana çağıran
Yoksa kalbime dar gelen hasretliğin mi?
Bilmezler ardında adil olan ne varsa
Hakikatteki saklı kalan geçmişi
Korkarım sual etmeye,
Küfre kayarım diye sevgilim
Metanetli yıkılmışlığımın gururunu taşırken omuzlarımda;
Bir tek Hak’ka eğildi başım, iki elimin arasında
Dar gelirdi oysa ömrüm, ellerimin arasına
Kaderimin çizgisi
Avuçlarındayken sevgilim. |
ENGÜZEL ŞİİİRLER SİZLERİN OLSUN
        
Son Bakış |
|
Ağızdan tek kelime çıkmadan
Bedenin hareketsizleştiği
Sadece bakışların varolduğu
Son bakış...
Merhabadan yoksun
Veda edercesine
Suskunlukta bile elveda dercesine
Yürek yakan,ağlatan
Son bakış...
İçten gelen kollarına atılma duygusu
Geçmişteki gibi dizlerinde ağlamak
Yok artık hiçbiri
Son bakışını yapıyoruz aşkımızın
Sözsüz,hareketsiz
Sadece göz çağlatan bakışlarla... |
Yemin         |
|
Bin yıldırımdan beterdir gölgesinde yaşamak
Acılı bir haber gibi girer dolaşır damarlarında
Kaç ezan geçti üstünden uyandığım sensizliklerin
Kaç oruç tuttum elime el değmedi kara akşamlarda
Sahte olduğunu sanmayasın diye nefeslerce
Haykırmadım mı bir dilim sevginin hatırına
Kırk yıl geçse de üstünden tüm benliğimle
Sözüm olsun ki sevemem senden sonra |
Kibrit Suyu         |
|
Cüsseler vardır işte, sanatından da meşhur
Altın derinde tutsak, teneke doğuştan hür
Muhabbet âşka zekât, sevgi îmana öşür
Çöplükte eşinenin, aynıdır çıkmaz huyu
Köküne yan bakanın, köküne kibrit suyu!
Göğsünden görgüsüzün, yüzü pakmış bana ne?
Hür yaşarım ezelden, zincir kırdım kime ne?
Özneyim ben cümlede, ey virgülüm! sana ne?
Güzel ninni yazmışlar, uyu gardaşım uyu (!)
Hak binayı yıkanın, köküne kibrit suyu !
Tarihten formülize, mayamız hamurumuz
Birleşik duvar örer, bulaşmaz çamurumuz
Aynı denizde katre, gerekmez simge rumuz
Asfalta kanmayalım, köşe başında kuyu
Şirazeden çıkanın, köküne kibrit suyu!
Yüreğim solda atar, bileğim güçlü sağda
Her yöne koşarız biz, şehirde köyde bağda
Kimi sessiz sedasız, kimi boğulur yağda
Sevdamız şaha kalktı, büyü bozuldu büyü
Irmağa ters akanın, köküne kibrit suyu!
Akıl hocası olmuş, geçmişten sabıkalı
Konuşan toplum ister, sese kulak tıkalı
Gülmez oldu yüzümüz, her dem ağıt yakalı
Rotasız denizdeyiz, görülmez oldu kıyı
Buna dudak bükenin, köküne kibrit suyu!
İtibar etmem artık, fili yutmuş yılana
Nakarat ha nakarat, zihnimiz tok yalana
Göçenlere hak rahmet, vurgumuz sağ kalana
Ölçüp - biçip - tartalım, Rabbim vermiş beş duyu
Fitne fesat sokanın, köküne kibrit suyu! |
Anlamak        |
|
Ekmek hamurundan, pişirsen pasta
Biri yer, diğeri “hile”yi anlar
Basiret yorgunsa, sanmayın hasta
Dost görüntüsünde, “sille”yi anlar
Yüzde yüz katıksız, yazmak isterdim
Sevdaya ulaşmaktır asıl derdim
Bazen güller serdim, bazen de yerdim
Bütünü kavrayan, “çile”yi anlar
Taşla harç karmadan, duvar olur mu?
Çobandan akıllı, davar olur mu?
Vazifesiz bir zerre var olur mu?
Kâinat nizamı, “alâ”yı anlar
Karlı dağdan, kâr bağışlayan neci?
Deniz ortasında itfaiyeci (!)
Gören gözü aldatmak mı?.. ne feci
Ölmeden okunan, “salâ”yı anlar
Pazar kurulmuş da, satılan nedir?
Altımızda oynak, kaygan bir sedir
Bahçıvan güle dost, Hakk’a köledir
Başa geçirilen “file”yi anlar
Anlamaya mahkumuz biz anlamak!
Hissedip de, yol boyunca çınlamak
Çirkef ruha, bulaşmadan yanlamak
O’na daim dostlar, “belâ”yı anlar |
Geceler         |
|
Sensiz yaşamamın imkânı yoktur
Sayamam bilesin nedeni çoktur
Yalnızlık sinemi delen bir oktur
Geçmesi çok zordur sensiz geceler
Sönmüyor bilesin sevdamın narı
Ruhumu incitti ayrılık hârı
İflah olur sanma bu canı gayrı
Bil ki kalbim kordur, sensiz geceler
Hicrandan yanasın birlim seni
Sevdam bir yaradır inletir beni
Sensizliğe mahkûm ettin İrfan'ı
Ölüm bana yârdir, sensiz geceler |
|
|
SEVGI VE AŞK |
|
 |
|
|

|
|
Bizler bitki gibiyiz... Bitkiler güneş sayesinde fotosentez yapar.. Bizlerse yüreğimizdeki ışık sayesinde içimizdeki sevgiyi dışarımıza yansıtmaya çalışıyoruz.. Sevgi ve aşk. Birbirini tamamlayan iki kavram. |
|
|
 |
|
|
|
|